Abim Yengemi Dövmüş Bende Siktim 1

Selam arkadaşlar. ‘Porno Hikayeleri‘ sitesine kısa zaman önce tesadüfen girdim. Yengesini sikenlerin hikayelerini okuyunca, demek ki sadece ben değil, birçok kişi yengesini sikiyormuş diyerek, cesaretlendim ve hikayemi yazmaya karar verdim. Bu arada ben Kamil, 31 yaşında ve 1.80 boyundayım. Evliyim ve karımla normal seks hayatımız var, mutlu ve huzurlu yaşantımızı elimizden geldiğince devam ettiriyoruz. Benim abim benden 5 yaş büyük (36 yaşında). Abimin karısı (yengem) ise 31 yaşında, 1.60 boylarında, balık etli, esmer, alımlı bir kadındır. Abim sürekli alkol alır ve yengemi döver, olmadık hakaretlerde bulunur. Bize göre abimle yengem hiç mutlu değillerdi. Bu olaylara bazen ben de tanık olduğum için, birkaç kere aralarını yapmak istedim diye, abimle küsmüştük. Karımla da yengem hiç geçinmezler, genelde küs olurlar. Ve ben mecburen karımın tarafını tutmak zorunda kaldığım için, yengemle ben de 6 aydır konuşmuyordum. Yani kısaca, birbirimize gelip gitmiyorduk.

Benim ev müstakil, büyük bir bahçesi var ve ağaçlık. Bahçede ayriyeten de kiler gibi kullandığımız geniş bir odadan ibaret müştemilat var. Oraya genelde evde kullanmadığımız eşyaları, kanepe, halıları v.s koyarız. Geçen hafta Pazartesi gecesiydi, karım yatmış uyumuş, ben ise uyuyamamış, yaz olduğu için de pencereyi açıp, pencere önünde sigara keyfi yapıyordum. Evin ışıkları da sönüktü. Saat gece yarısını geçmişti ki, bahçede bir hışırtı duydum. Tüm dikkatimi oraya vermiştim ve etrafı gözetliyordum, fakat kimseyi de göremiyordum. Acaba mahallenin yaramaz çocukları meyve ağacına mı dalıyorlardı? Gelip isteseler gönülden verirdim, bahçeye girip ağaçları kırmalarına gönlüm razı olmuyor. Ama çocuk işte, böylesi daha zevkli oluyor herhalde diye içimden geçirdim. Uykum iyice kaçmıştı…

Çocukları döveceğimden değil de, emniyetim olsun diye elime bir odun alıp, sessizce bahçeye çıktım. Üzerimde eşofman, askılı atlet ve terlik vardı. Etrafa bakındım, kimse yoktu. Geri geldim, biraz kapının önünde dikilip etrafa bakınıyordum. Bahçe duvarının orada, güllerin arasından bir hışırtı geldi, o tarafa yöneldim. Çalıların arasında bir hareketlenme vardı. Biraz daha yaklaşınca üzerinde beyaz giysi olan birisi vardı. Kendimi güvenceye alarak, “Kim var orada?” diye seslendim. Cevap gelmeyince tekrar seslendim. Birisi sessizce, “Benim!” dedi. Tanıyamadım, “Kimsin? Çık oradan!” deyince de, yine sessizce, Ben Fatmayım!” dedi. Ben de, “Hangi Fatma?” dedim. “Yengen!” dedi. Ben şok olmuştum, yengemin ne işi vardı bu saatte, hem benim bahçemde, hem de küs idik, konuşmuyorduk birbirimizle…

Yanına yaklaştım, “Yenge? Ne yapıyorsun burada?” dedim. “Sus da yanıma çök!” dedi. Yanına çöktüm, “Yenge ne arıyorsun bizim bahçede?” diye kızınca, “Abinden saklanıyorum!” deyip ağlamaya başladı. Dayanamadım, “Yaa kalk eve girelim, böyle olmaz!” dedim. “Yok, kesinlikle gelmem, yarın karın başıma kakar, bak yine kul oldu bana falan der!” diye hayıflandı. “Peki ne olacak, burada bahçede mi kalacaksın?” dedim. “Bilmiyorum…” dedi. “Sen hele bir anlat bakayım, ne oldu?” dedim. Yengem de, “O şerefsiz abin eve sarhoş geldi, bana yapmadığını bırakmadı, canımı zor kurtardım, dışarı kendimi zor attım, aklıma ilk gelen yer burası oldu, buraya sığındım. Gece yarısı sokaklarda bu halimle nasıl gezebilirdim, iti var kopuğu var!” diye anlatıyor, için için de ağlıyordu. “Yenge ama burada olmaz ki, hadi kalk içeri gidelim!” diye ısrar ettim, fakat yengem gelmemekte kararlıydı…

“Yenge ozaman seni evine götüreyim!” dedim. “Yok olmaz, abin çok sarhoş, seni de görünce iyice delirir! Yatsın uyusun, birazdan giderim!” dedi. “Ozaman kalk şu bahçedeki odaya gidelim, orda bekleyelim, sen de biraz sakinleş!” dedim. Yengem de, “Ama ışığı yakma, karanlıkta biraz oturup giderim!” dedi. “Olur, sen burada bekle, ben anahtarı getireyim!” dedim. Yengem olduğu yerde beklerken, ben sessizce eve gidip anahtarı aldım, karımı da kontrol ettim, mışıl mışıl uyuyordu. Tekrar yengemin yanına gidip, “Hadi kalk, gel!” diye sessizce çağırdım. Yengem kalkarken sendeledi, düşmesin diye hemen kolundan tuttum. Ayağa kalkınca üzerinde basma çiçekli gecelik vardı. Yengemin elini tutup, bir elimle de omuzundan tuttum, “Hadi gel!” dedim. Yengem de, “Ne olursun sessiz olalım, karının bu durumumu görmesini istemiyorum!” dedi. “Tamam, hadi!” dedim…

O vaziyette müştemilata gittik. Kapıyı açtım, odaya girdik. Lambayı açmadım, zaten ay ışığının loşluğu içeriyi tam aydınlatmasa da yetiyordu. Hemen kanepenin üzerini boşaltıp, “Otur şuraya!” dedim. Yengem oturdu, “Ya Kamil, su var mı, içim yandı?” dedi. “Getireyim!” deyip sürahiyi alıp bahçedeki çeşmeden doldurup getirdim. Fakat bardak bulamadım, “Sürahiden iç!” dedim. Yengem de sürahiden içerken suyun bir kısmı üzerine döküldü. Göğsü ıslanmış, geceliği memelerine yapışmıştı. O anda farkettim ki, yengem südyen takmamıştı. Biraz dikkat edince sudan ıslanıp sertleşen meme uçlarının siyahlığı belli oluyordu. Ben heyecanlanıp, içimde birşeyler kıpırdamaya başladı. Gözümü yengemin memelerinden kaçıramıyordum ve baktıkça da yarağım hareketlenmeye başlamıştı. Kendi kendime, (Yaa ne oluyorum?) dedim, evde karım var, gitsem uykuda olsa bile uyandırır, ateşli sikişirdim, ama o anda gidip karımı sikmek hiçte istemiyordum…

Düşüncelerimi dağıtmak için, “Şimdi anlat bakayım yenge, tam olarak ne oldu?” dedim. Yengem anlatmaya başladı, “Ben yatıyordum, abin sarhoş geldi, bana suçsuz yere bir sürü hakaret, küfürler etti, Sen orospusun! Herkesle sikişiyorsun! diyerek tekme tokat dövmeye başladı. Ben de bir fırsat bulup kaçtım evden!” dedi. Ben de, “Ulan şu abimin yaptığına bak ya! Olur mu öyle hakaret!” deyince, yengem, “Gidip onla bunla sikişsem, orospuluk yapsam, o zaman laf söylemez pezevenk abin!” dedi. “Yenge ayıp oluyor, biraz usluplu konuş!” dedim. “Ama Kamil yemin ederim ki daha abinden başkasının eli elime değmedi! Hani gerçekten bir kocalık yapsa, gam yemem, kocamdır döver de, sever de, deyip sineme çekerim! Ama sadece dayak atmasını biliyor şerefsiz, öbür işe geldi mi tık yok! Bir gün olsun bana kadınlığımı yaşatmadı!” dedi…

Yengemin konuşmalarından ben şok olmuştum. Ne diyeceğimi bilemediğim için, “Karı koca arasında olabilir böyle şeyler…” diyebildim sadece. Yengem de, “Ama sen abin gibi değilsin, karın çok şanslı!” dedi. “Tabii öyle değilim yenge, hiç olur mu öyle şey, insan karısına öyle hakaret küfür eder mi?” deyince, yengem kafasını omuzuma yaslayıp ağlamaya başladı. “Tamam, sus ağlama, çaresine bakarız…” dedim. Yengem ağlamayı kesti, tekrar suyu istedi. Sürahiyi verdim. İçerken suyu yine üzerine döktü, “Ooof ya, bak ne yaptım, sinirden elim ayağım titriyor!” deyip ayağa kalktı, geceliğine dökülen suyu çırparken eğildi. Alttan siyah külotu belli oluyordu. Geceliğin suyunu sıkarken öyle domaldı ki, götünün yanakları geceliğini yırtarcasına zorluyordu. Kendi kendime, “Olur mu lan, şu kadına yapılır mı bunlar!” diye hayıflanırken, yengem dönüp, “Ne oldu?” dedi. Ben de, “Yok birşey, abime kızıyorum!” dedim…

Yengemin o domalmış vaziyette görünce benim yarak iyiden iyiye kalkıp, eşofmanımın önünü zorluyordu, ama içerisi loş olduğu için yengem fark edemez diyerek kendimi teselli ediyordum. Yengem geceliğnin eteğini sıktıktan sonra, kanepeye oturmayıp, “Belim ağrıdı…” diyerek, odanın bir ucundan öbür ucuna yürüyor, kendi kendine konuşuyordu. Ben de yengem yürürken götüne bakıyor, nasıl kıvırdığına dikkat ediyordum. Yarağım öyle bir oldu ki, artık sabrım kalmamış, ya burada yengemi sikeceğim, ya da çıkıp gitsin de, ben de gidip karımı uyandırıp sikeyim diye içimden geçiriyordum. Neyse ki şeytana uymadım ve daha fazla azmamak için, “Yenge öyle dolaşma, gel otur şuraya!” dedim. En azından kıvırta kıvırta yürümez, ben de daha fazla tahrik olmam diye düşündüm. Fakat yengem, “Oturunca belim ağrıyor!” dedi ve odanın içinde volta atmaya devam etti…

Az sonra önümde durdu, “Kamil ya, belimi kütletsen belki iyi gelir!” dedi ve ellerini kafasının üstünde kenetleyip sırtını bana döndü. Ben de ayağa kalkıp, yengemin arkasından yaklaşıp, dirseklerinden iki elimle kavrayıp, yengemi yukarı kaldırıp silkelemeye başladım. Yarağım yengemin götünün arasına girince, dizlerimin bağı sanki çözüldü. Yengemin götünün sıcaklığı yarağımı daha feci etkilemişti. Yengemi aşağı indirince yarağım yengemin götünün arasından çıktı, ama busefer de yengemin geceliğinin arkası yarağımın da baskısıyla götünün arasına girmişti ve daha feci azmıştım. Yengem ıhılayarak, “Offf be!” deyince sordum, “Nasıl, iyi geldi mi yenge?” dedim. “Evet, belimin kütürtüsünü duymadın mı?” dedi döndü ve “Ama şeyy…” dedi. Ben de, “Evet, ama ne?” dedim.

Yengem önüme bakıyordu, yanıma yaklaşıp yarağımı işaret ederek, “Bu ne lan?” dedi. Ben de artık çekinmeden, “Ne olacak, yarak!” dedim. Yengem sertçe, “Benim için mi böyle kalktı bu?” dedi. Ben ne yapacağımı şaşırdım, işin açıkçası bağırıp çağırmaya başlarsa çıkacak rezaleti düşündüm. Ama bağırmadı, gayet sakince, “Bak ya şunun haline!” dedi. “Ne olmuş halime yaa?” dedim. “Lan neredeyse yengen falan demeyip yatırıp sikeceksin beni burda!” dedi. “Yaaa yenge…” dedim. “Sikersin, sikersin!” diye tekrarladı. “Sus yaa yenge!” dedim. “Susmasam ne yaparsın lan?” dedi. Ben de, “Tövbe tövbe, başıma belayı satın aldım!” diye hayıflandım. Yengem, “Ne belasıymış, söyle bakayım!” dedi. “Yok birşey yenge, erkek değil miyim, ne yapayım, kalktı işte!” dedim. Yengem, “Lan keserim o sikini!” diye tehdit savurdu. Harbiden belayı satın almıştım, olaya bak yaa, tamam desem de kadın habire üzerime geliyordu. Çıldırmak işten bile değildi…

Sonunda dayanamadım, “Yeter artık yenge yaa, valla sikeceğim şimdi!” diye ağzımdan kaçmış oldu. Yengem de yanıma iyice sokuldu, yarağım tam yengemin göbeğine baskı yapıyordu. Yengem atletimden tutarak, “Sik de göreyim!” dedi. Artık iş iyice çığrından çıkmıştı, “Yeter lan!” dedim ve ayağa kalktım. Yengem elini yarağıma atarak, yarağımı öyle bir tuttu ki, koparacak sandım. “Bu ne lan? Kazık gibi olmuş! Bunu mu sokacaksın bana?” dedi. Ben de, “Evet onu sana köküne kadar sokacağım!” dedim. Yengem, “Hadi soksana!” deyip dudaklarıma yapıştı. Artık ok yaydan çıkmıştı, karşılıklı olarak birbirimizin dudaklarını emiyorduk. Ellerimiz de boş durmuyor, yengem eşofmanımın üstünden yarağımı eline almış, sıvazlıyor, sıkıp sıkıp bırakıyordu, ben de yengemin götünü okşuyor, avuçluyor, sıkıyordum…

Yengem, “Abinin dediğini sen gerçek yap, sik beni bari de, bundan sonra abinin bana orospu demesi zoruma gitmesin!” dedi. Ben de, “Sen yeter ki iste yenge, ben seni sikerim!” deyince, “Sik koçum! Orsospun yap beni!” diye inliyordu. Eşofmanımın içine elini soktu ve yarağımı dışarı çıkardı, “Oooo ne kadar da kalın yarağın varmış, karın ne kadar şanslı, bununla karını her gün sikiyor musun?” diye inliyordu. Ben de, “Evet her gün sikiyorum karımı, bundan sonra sen de karımsın, orospumsun, bu yarak senin de artık, istediğin zaman senle de sikişiriz!” dedim ve geceliğini kafasından çıkarıp kenara attım. Yengem de eşofmanımı donumla birlikte aşağı indirdi, beni kanepeye doğru iteledi, ayağımdan çıkardı onları. Sonra önümde durup kendi külotunu çıkarıp kanepenin üzerine koydu ve bacak arama yaklaştı iyice…

Yengemin göbeğini öpüp, yalayıp emiyor, memelerini okşuyordum. Kanepeden inip, yengemin önünde çöktüm ve amına yumuldum. Yengemin amı hafif kıllıydı, sanırım bir iki hafta önce traş etmiş olmalıydı. Amına dilimi değdirince, yengem, “Ooohhh, aahhh!” diye inlemeye başladı. Sonra benim kanepeye uzanmamı istedi. Ben uzandım, yengem de yüzüme oturdu, amını ağzıma öyle bastırıp emdiriyor, parmaklarıyla amının dudaklarını ayırıp bızırını yalatıyordu. Birden saçlarımı çekip kafamı amına bastırıp, titremeye başladı. Yengem orgazm oluyordu. Ağzım yüzüm am suyu olmuştu, ağzıma akanları yaladım içtim. Yengem halen amını ağzıma bastırıyordu, ben de götünü avuçlayıp, parmağımla göt deliğini okşuyordum. Parmağımı götüne sokunca, “Ooohhhhh, hayat bu işte!” dedi. Parmağımı götünden çıkarmadan aşağı kaydı ve dudağımdan öpmeye başladı. Öpüşürken, eliyle elimi tutuyor, parmağımı götünden çıkarmamı istemiyordu…

Biraz öpüştükten sonra yengem parmağımı götünden çıkartıp, aşağıya yere indi, önümde diz çöktü, yarağıma öpücükler kondurup, “Bundan sonra benim de bunda hakkım var, bana da sokacaksın bunu, değil mi Kamilim?” diyordu. “Tabii ki yenge, seni öyle sikeceğim ki, yarağa doyacaksın!” dedim. “Doyur koçum beni! Doyur yengeni! Doyur orospunu!” deyip, yarağımı ağzına almaya çalışıyordu. Fakat yarağım ağzına sığmıyordu. Yengemi kolundan tutup yukarı kaldırdım, dudağından uzun uzun öptüm ve “Gel kucağıma!” dedim. Yengem uysal bir şekilde kalkıp bacaklarını ayırdı, bacaklarımı bacaklarının arasına aldı, ben de biraz ileri kaydım. Yarağım elindeydi, eline sığmıyordu, yarağımın kafası kıp kırmızı olmuştu. Yarağımı amına sürtmeye başladı, amını fırçalıyor, sonra da göt deliğine sürtüyor, tekrar amına sürtüyordu. Yarağımın Kafasını amına soktu, o şekilde götünü kıvıra kıvıra, yavaş yavaş amına sokuyordu. Yarıya kadar girmişti ki durdu, “Çok kalın, daha yarısı girdi!” diyerek öne eğildi, dudaklarımı öpüp tekrar doğruldu, götünü kıvırıyordu…

Yengemin kalçalarından tuttum, kendimi yukarı kaldırıp, onu da aşağı bastırınca, yarağımın tamamı girdi. Yengem acıyla, “Aaahhh, yaktın içimi!” diye sızlandı. Ben kalçalarını sağa sola oynatınca, yavaş yavaş alışıyordu. Yengemin amı o kadar dardı ki, am değil sanki sikilmemiş göt deliği gibi sıkıyordu yarağımı. Alttan amına hafif hafif ileri geri yaparken, memelerini emiyor, götünün yanaklarını okşuyordum. Yengem, “Çok kalın yarağın var, sanki kızlığımı yeni bozdun!” dedi. Ben de, “Yeni bozdum diye farz et!” dedim. O da, “Boz Kamilim, boz bir tanem, geçir amcığıma, sik yengeni!” diyor, “Aaahhh, oooffff!” diye inleyerek oturup kalkıyordu. Ben de alttan hızlı hızlı pompalıyordum…

Yengem, “Yoruldum!” deyince, üstümden kaldırıp, kanepeye ellerini koyup domalttım, arkasına geçtim. Tam amına sokacaktım ki, elini arkaya uzatıp yarağımı eline aldı, bacaklarının arasına soktu, “Biraz böyle sik!” dedi. Başta niye öyle istedi diye şaşırmıştım, ama sonra anladım ki, ben ileri geri yaparken yarağımın amının dudakları arasında gidip gelmesinden ve bızırına fırça atmasından çok zevk alıyordu. Yengemi biraz öyle ‘Bacak arası’ siktikten sonra, kendisi eliyle amına yarağımı götürdü, amının deliğine yarağımın kafasını soktu ve “Hadi!” dedi. Ben de yavaş yavaş, ileri geri yaparak, santim santim daha da derinliklere sokuyordum. Hızlanmıştım, olabildiğince hızlı pompalyordum. Göt yanaklarını iki elimle iyice ayırdım, amının daha da derinlerine girmeye çalışıyordum…

Yengem, “Daha hızlı, daha hızlı sik, sert sik, koy amıma!” diye inliyordu. Daha da hızlandım ve yengem titreye titreye ve böğürerek orgazm oldu. Ben de gelmek üzereydim, iyice yorulmuştum, son bir köklemeyle yengemin amına döllerimi attırmaya başladım. İkimiz de bitmiştik. Yengem domalmış halde kalırken, ben de üzerine abandım, sikim amında biraz öyle bekledik…

Sonra kalktık ve toparlandık. Saat te gece 3 olmuştu. Yengem, “Ben artık gideyim!” dedi. “Nasıl gideceksin bu halde?” dedim. “Birşey olmaz, aralardan giderim!” dedi. “Eve kadar ben de geleyim!” dedim. “Olur, ama abin seni görmesin!” dedi. “Tamam!” dedim. Bahçelerimizin sınır duvarına yaklaşınca, “Canım, beni artık sık sık sikersin, değil mi Kamilim?” dedi. “Sikmek isterim yenge de, nasıl olacak bu iş?” dedim. Yengem de, “Abinle barış, gerisini bana bırak!” diyerek dudağıma yapıştı. Öpüşürken yengemin götünü avuçladım, “O zaman bir dahakine burayı da sikeceğim!” dedim. “Götten mi sikeceksin?” dedi. “Evet, götünü sikeceğim!” dedim. “Bakarız çaresine!” dedi. Bizim bahçeden çıktık, sessizce onların bahçesinden içeri girdik (onların da evi müstakil ve bahçeli). Eve yaklaşınca dudağından öptüm, yengem, “Dur gören olur!” dedi. Götünü tekrar avuçlayarak, kulağına, “Burayı ne zaman sikeceğim?” dedim. Yengem de, “En kısa zamanda, sen yeter ki abinle barış!” dedi. Pencere açıktı, ordan içeri girdi…

İkinci sikişmemizde yengemi götten de sikeceğim için sabırsızlanıyorum!